Kuyumculardan bakanlığın denetimine ilişkin açıklama
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Bakan Mehmet Şimşek’in “Ortalama bir kuyumcunun beyan ettiği aylık vergi matrahı 16 bin 46 lira.” açıklamasının ardından gözlerin çevrildiği kuyumculuk sektörüne yönelik bugün 9 büyükşehirdeki 707 adreste eş zamanlı denetim başlatmıştı.
İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) Başkanı Mustafa Atayık konuya ilişkin bir açıklama yaptı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Hazine ve Maliye Bakanlığı ekipleri tarafından İstanbul Kapalıçarşı başta olmak üzere birçok farklı ilde başlatılan denetimleri yakından izliyor ve sahadaki gelişmeleri takip ediyoruz. Konu ile ilgili ülkemizin 81 il ve ilçelerindeki kuyumcu oda ve dernek başkanlarıyla anlık olarak iletişimle istişare halindeyiz. Maliye Bakanlığı’nın denetim ekipleri, tabii ki devletimizin verdiği görevleri ifa ediyor. Biz de kuyumcu esnafı olarak her zaman devletimizin yanında olduk ve olmaya da devam ediyoruz.
Esnafımızdan denetim için gelen ekipleri, güler yüzle karşılamaları ve onlara gerekli yardımı göstermelerini bekliyoruz. Sahadan esnafımızdan aldığımız geri dönüşler de kontrollerde hiçbir olumsuzluk yaşanmadan sürecin sağlıklı yürüdüğünü gösteriyor. Burada konuyu sanki çok olağan üstü bir durum varmış gibi lanse ederek hem meslektaşlarımızı, hem de kamuoyunu endişeye sevk edecek haber ve açıklamaları doğru bulmadığımızı belirtmek isteriz.
Biz de kuyumculuk sektörünün tüm temsilcileri olarak kamuoyunda meslektaşlarımızın hep vergi kaçıran, kayıt dışı çalışan bir imaj içerisinde gösterilmesinden son derece rahatsızız. Bu durumdan hoşnut değiliz.
Kuyumculuk gibi ihracatıyla ülkeye en yüksek katma değeri sağlayan 6 bin yıllık kadim bir sektörü günah keçisi olarak göstermeden önce değerli meslektaşlarımızı kayıt dışılığa iten sebepleri ve buna yönelten koşulları doğru tespit etmek ve çözüm bulmak çok önemlidir.
Sektör olarak 20 yılı aşkın bir süredir mevcut fotoğrafın ve tablonun değişmesi için yoğun uğraş veriyoruz. Devletimizin mali politikalarına destek olmak amacıyla sektör olarak kayıt dışından tümüyle çıkmak istediğimizi sürekli belirtiyoruz. Türkiye kuyumculuk sektörünün, kamu tüzel kişiliğine sahip en büyük mesleki çatı kuruluşu olarak bunu istiyor ve her platformda da gündeme getiriyoruz.
Burada, kuyumcular, düşük matrah beyan ediyor açıklamalarında bazı gerçeklerin gözden kaçırıldığını belirtmek isteriz.
Kuyumcuları, sadece esnaf, sadece tüccar, sadece sanayici, sadece ihracatçı olarak sınıflandırma yapmak yanlış olacaktır. Basit usulde vergiye tabii meslektaşlarımız olduğu gibi diğer tarafta KDV mükellefi olan Maliye Bakanlığı ile entegre yazılım geliştiren entegratör firmalarla çalışan, E-Arşiv, E-Fatura kullanan, İSO 500 listesine ilk 10’da 2, toplamda 6 firma ile giren ve binlerce E-Muhasebe sistemine dahil sektör mensuplarımız yok sayılmaktadır. Halbuki, herkes tarafından bilinir ki sektör mensuplarımız, yüzyıllardır her zaman devletimizin zor günlerinde piyasalara güven veren en önemli dinamiği olmuştur. Bugün sektörümüz, iç piyasa, ihracat, turistik bölge satışları, DİR kapsamlı satışlar, serbest bölge satışları ve yabancı kredi kartı satışları boyutunda 23 milyar dolar civarındaki yıllık işlem hacmi üzerinden kesilen fiş ve faturalardan alınan vergilerin hesaba katılmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, yaratılan 400 bin kişilik doğrudan istihdam, yıllık 7,5 milyar doları doğrudan olmak üzere Kapalıçarşı ve turistik yörelerdeki satışlarla birlikte yaklaşık 12-13 milyar dolarlık ihracat ile sağlanan yüksek döviz girdisi ile ülkemizde tüm sektörlerin içinde kuyumcu firmalarımızın en yüksek katma değeri oluşturduğunu unutmamak gerekiyor.
Sizin aracılığınızla Türkiye’de 40 bin işletmeden oluşan büyük kuyumcu ailesi adına kamuoyuna yüksek bir sesle yeniden duyurmak istiyoruz.
Mevcut tablodan çıkışın tek bir yolu var: O da Enflasyon Muhasebesi’nden vazgeçilerek kuyumcular için Altın Esaslı Muhasebe sistemine geçmektir.
Her seferinde de karşımızdaki yetkili makam ve kişilerin haklılığımızı tescil eden ifadeleriyle karşılaşıyor; ancak bir türlü çözüm olacak çalışmanın yasalaşmasını sağlayamadık.
Son olarak Meclis’ten geçen vergi paketi içerisinde yer alması konusunda haziran ayının son haftası içerisinde Ankara’ya giderek devletimizin en üst makamlarına sorunumuzu ve talebimizi arz etme fırsatını bulduk ve ilgili birçok makamı ziyaret edip talebimizin yeni vergi düzenlemesinde yer alması konusunda desteklerini istedik.
2004 yılından beri uygulanan mevcut Enflasyon Muhasebesi ile sektörümüzün sorunlarının çözümü mümkün değildir. İki tarih arasında enflasyon oranındaki değişim altının uluslar arası piyasalarda belirlenen fiyatındaki değişimin yarı yarıya aşağısında kalmaktadır. Bu nedenle Enflasyon Muhasebesi çözüm olamamaktadır. Kuyumcuları kayıt dışına iten ve zorlayan en büyük sebep de budur.
20 yıldan beri uygulanan ‘Enflasyon Muhasebesi’ deyim yerindeyse kuyumcuların elini kolunu bağlamıştı. Hareket kabiliyetlerini sınırlandırdığı gibi sektör firmalarının büyümesi, kurumsallaşması ve markalaşmasının de önüne set çekiyordu. Türkiye gibi enflasyonla başı her zaman belada olan bir ülkede ‘Enflasyon Muhasebesi’ uygulanınca özellikle hammadde fiyatları dünya piyasalarında anlık olarak belirlenen kuyumcular için işleri daha da karmaşık hale getiriyordu. Birçok firma, bu muhasebe sistemi nedeniyle oluşabilecek astronomik vergi yükü nedeniyle bilançosunu tam olarak gösteremiyor, dükkanını kapatmak istese bile önüne çıkabilecek fatura nedeniyle bunu yapamıyordu. Buna paralel olarak firmalar, bilanço ve stoklarını gerçek anlamda gösteremediği için arzuladığı miktarda altın kredisini almakta da zorlanıyor
Sonbahar aylarında TBMM’den geçmesi beklenen geniş kapsamlı yeni vergi paketinde “Altın Esaslı Muhasebe” için yer almasını istediğimiz metin kısaca şöyledir:
“Sürekli olarak işlenmiş altın alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler, altın satış tarihindeki İstanbul Altın Borsasında oluşan has altın değeri ile satılan mamulün has altın maliyet bedeli arasında oluşan farkı, maliyet bedeline ilave ederler. Söz konusu fark, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında izlenir. Bu fon, sermayeye ilave dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, o yılın kazancına dahil edilerek vergiye tabi tutulur. Bu mükelleflerin kullandıkları yabancı kaynaklara ait gider ve maliyet unsurlarının sadece ilgili dönemde ayrılan fonu aşan kısmı gider kabul edilir.”
Bu metin, 32 Sayılı Karar kapsamındaki kıymetli madenler dikkate alınarak genişletilebilir.
Burada tek amaç; hammaddenin dolaylısıyla kuyumcunun sermayesinin vergilendirilmesinden vazgeçilmesidir.”